İTHAL HAYVANLAR KÖTÜ ŞARTLARDA GETİRİLİYOR!

Brezilya’dan Türkiye’ye getirilen hayvanların iyi koşullarla getirilmediği ve bu hayvanları 25 günlük bir yolculuk ile gemide kötü şartlarda getirildiği belirtildi.

Türkiye ve Brezilya arasında ithal edildiği canlıların eziyet içinde olduklarından, canlı hayvan ticaretinin yasaklanması için Mersin Gazeteciler Cemiyetinde basın açıklaması yapıldı.

 Basın açıklamasında Mersin CHP İl Başkanı Adil Aktay, CHP Mersin Milletvekili Fikri Sağlar ve Serdar Kuyucuoğlu, Hayvan Hakları  Topluluğu adına Hayvan İzleme Komitesi koordinatörü(Veteriner) Burak Özgüner  ve  Hayvan Aktivisti Gazeteci Zülal Kalkandelen yer aldı. Hayvan ticaretinin çok kötü şartlar altında gerçekleştiğine tepkisini dile getirdiler. CHP vekillerden hayvan ticareti açıklamasından sonra yerel seçimler konusu da yer aldı.

 

‘‘HAYVAN ÜRETİCİLERİMİZİ YOK EDEN POLİTİKA UYGULANIYOR’’

 

Hayvan ticaretine tepkisini koyan Fikri Sağlar: ‘‘Bu ticaret sadece Mersin’i ilgilendiren bir konu değildir. Aynı zamanda ülkenin tarım ve hayvancılığını da  doğrudan ilgilendiren bir konudur. AKP‘nin tarım ve hayvancılıkla yaptığı politikanın yanlışlığını ortaya çıkışını bir kez daha sizlere göstermiş bulunmaktayız. Bugün NADA isimli Brezilya’dan gelen yaklaşık 25 bin hayvanı Mersin Limanı’na yanaştı. Özellikle liman kenarındaki mahallerimizin dışkı kokusuyla etki altında olduklarını söylediler. Kırmızı ette oynanan oyunlarla Türkiye hayvan ithal etmeye başladı. Canlı hayvan ticareti daha da dramatik olaylara ulaştı. Bugün gelen gemide ki hayvanlar (anguslar) aslında ne şekilde geldiler ne tür kötü şeylere maruz kaldılar. Bundan öncede gemilerle hayvanlar gelmiş ve eziyetler yaşadıklarını, yolda yaralandıkları öldükleri, sakatlandıklarını öğrendik. Kendi dışkılarıyla buraya kadar 27-28 gün geldiklerini biliyoruz. Bu hayvanların gelene kadar hangi hastalıklara yakalanıp etlerinin tüketiciler ne şekilde ulaşacağıyla ilgili bir bilgimiz yok. Bir yandaşı zengin etmek adına aslında bizim hayvan üreticilerimizi yok eden bir anlayış bir politika uygulanıyor. Aslında tarımda da aynı politika uygulanmaktadır. Biz kendi ürettiğimiz hayvanların satışını yapamıyoruz. Ama dışardan on binlerce hayvan ithal ediyoruz.’’ şeklinde konuştu.

 

‘‘TEK ADAM REJİMİ ÖN PLANDADIR’’

 

Cumhuriyete karşı şer cephesi olan ittifak bir seçim yasası teklifini getirdiğini vurgulayan Sağlar: ‘‘O seçim yasası teklifi komisyonlarda görüşülecek TBMM’ye gelecek. Açıkça görülüyor ki seçiminin bir partinin kazanması ve seçimde insanların verdikleri oyların nereye gideceğinin meçhul bir hale sokulması, seçim sonuçları güvenliğinin ortadan kaldırılmasıyla ilgili bir düzenlemesi, bu cephenin Atatürksüz eşitliksiz, hukuksuz, demokrasisiz, bir anlayışla gerçekleştiği apaçık ortadır. Bu yasa sonrası ortaya çıkacak sonuç, parlamenter demokratik siteminin yok edildiği gibi tek adam rejimi de ön planda olacaktır.’’ ifadelerini kullandı.

 

‘‘CANLI TİCARETİNİN YASAKLANMASINI TALEP EDİYORUZ’’

Hayvanlarının eziyetler içinde ithal edildiği çağrısını yaparak, Türkiye ucuz et politikası hayvanlara işkence, insanlara hastalık ve çevreye felaket olarak döndüğünü kaydeden Gazeteci Zülal Kalkandelen: ‘‘Bir süredir Türkiye’nin yurtdışından ithal ettiği canlı hayvanlar büyük bir zulme maruz bırakılarak, haftalarca süren gemi yolculukları ile başta Mersin olmak üzere farklı limanlara getiriliyor. Son olarak 25 bin 175 sığırı dün Mersin limanına getirilen NADA gemisi, içindeki vahim koşullar nedeniyle Brezilya’da yoğun kamuoyu tepkisi ve davalara konu olmuştur. Mahkemenin isteği doğrultusunda gemiye giren teknik ekibin yazdığı rapora eklenen fotoğraf ve videolar elimize ulaştığında ülkemiz  kamuoyunun bilgisine sunduk.  Söz konusu raporda hayvanların aç ve susuz bırakılmaması, acı ve hastalığa maruz kalmaması, hayvanlara korku ve stres yaşatılmaması, huzursuzluğa yol açacak ortamda bulundurulmaması şeklinde evrensel kurallara uyulmadığı canlı hayvan ticaretinin zulüm olduğu belirtiliyor. Bu nedenle biz hayvan aktivistler olarak  hayvan özgürlüğü savunan, canlı ticaretinin yasaklanmasını talep ediyoruz.’’ dedi.

 

‘‘HAYVANLARA KARŞI BU SUÇLARA ORTAK OLMAYA  DAVET EDİYORUZ’’

 

NADA’da tutulan teknik raporda kendi dışkı ve idrarları kötü duruma gelerek seyahat eden hayvanların yeminde bile dışkı kalıntıların tespit edildiğini belirten Kalkandelen: ‘‘NADA gemisi hakkında bütün bu nedenlerle Brezilya’da açılan bu dava sonucunda mahkemenin durdurma kararı vermesine rağmen, siyaset ve ticaret el ele verip hukuku alt ederek geminin yola çıkması sağlanmış. Türkiye ise Mersin Barosu tarafından suç durusu , adli makamları harekete geçirememiş, gemide bağımsız bir heyetin inceleme yapmasına imkan tanınmamıştır. Bu gemiler ölüm gemileridir ve ölümden  işkenceden, hastalıktan başka bir şey getirmeyecektir. Yolculuk sırasında kaç hayvanın yaşamını yitirdikten sonra cesetlerinin denize savrulduğu bilinmektedir.

Bu ne ilk ne de son  ölüm olacaktır. 2018 yılı sonuna kadar 975 bin canlı hayvanın dehşet verici koşullarda farklı ülkelerden Türkiye’ye  taşınacağı bilgisi medyaya yansımıştır. Biz başta Brezilya olmak üzere canlı hayvan ticareti yapan bütün ülkeleri kınıyor ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nı bu kanlı ticareti derhal durdurmaya çağırıyoruz. Türkiye kamuoyunu da hayvanlara karşı bu suçlara ortak olmaya  davet ediyoruz.’’ diye belirtti.

 

“BİR BÜYÜK DUYARSIZLIĞIN SONUCUDUR”

 

Son zamanlarda Mersin limanından sık sık kötü kokular geldiğini belirterek bu kokuların görünüşteki kaynağı, sağlıksız ve insafsız koşullarda büyükbaş hayvan taşıyan yabancı gemiler olduğunu vurgulayan CHP Mersin İl BaşkanısAdil Aktay: ‘‘Kötü kokunun asıl kaynağı ise Ankara’dır, AKP Hükümetidir. Kendi ülkemizin çiftçisini, kendi ülkemizin besicisini desteklemek yerine, uluslararası gıda tekellerini ve onların Türkiye’deki ortaklarını zengin etmeyi tercih eden AKP, yaşanan felaket tablosunun asıl sorumlusudur. Bugün, NADA adlı bir gemiyle Mersin’de bir kez daha ortaya çıkan bu tablo, ülkemizin besicilerine, ülkemizin tüketicilerine ve canlı haklarına karşı sergilenen bir büyük duyarsızlığın sonucudur.’’ dedi.

“MARUZ KALDIĞI MUAMELENİN TANIMI, İŞKENCEDİR”

 

Aktay: ‘‘27 bin büyükbaş hayvanın,  dışkı ve idrar içinde, susuz ve aç şekilde yola çıkarıldığı, daha gemi Brezilya’dayken,  resmi raporlarla tespit edilmiş ve geminin boşaltılmasına karar verilmişti. Ancak gıda tekellerinin ve onların Brezilya ve Türkiye’deki işbirlikçilerinin girişimiyle, geminin, mahkeme kararına rağmen yola çıkması sağlandı. Brezilyalı uzmanların hazırladığı teknik rapora göre, gemideki büyükbaş hayvanların maruz kaldığı muamelenin tanımı, işkencedir. Olağanüstü kötü koşullarda,  haftalarca taşınan bu hayvanlar hem kendileri hastalanıyor, hem de geminin ziyaret ettiği yerlerde halk sağlığı sorunlarına neden oluyorlar. Şimdi aynı risklerle bizler karşı karşıyayız.  Ne var ki, yetkililer konunun üstünü örtmekten, gerçekleri gizlemekten başka hiçbir şey yapmıyorlar. Mersin Barosu’nca yapılan suç duyurusunun gereği yerine getirilmiyor.’’ şeklinde kaydetti.

 

‘‘ONLARA ENİNDE SONUNDA, İNSAN OLMAYI ÖĞRETECEĞİZ’’

 

Çernobil faciasından sonra, çaydaki radyasyonun tehlikeli olmadığını kanıtlamak için çay içerek şov yapan Bakanlar gördüğünü açıklayan Aktay: ‘‘Şimdiki Bakanlar o kadarına bile tenezzül etmiyorlar. Eğer Mersin limanına gelen bu hayvanların uygun koşullarda taşındıklarından, sağlıklı olduklarından eminse, buyursun Sayın Hayvancılık Bakanı, o gemiye hep birlikte çıkalım. O hayvanlar hangi koşullarda ülkemize geldiler, herkes görsün. NADA adlı geminin acilen karantinaya alınması, içindeki büyükbaş hayvanların, bağımsız veterinerler aracılığıyla, şeffaf bir şekilde denetlenmesi şarttır. Besici üretimden kaçmak zorunda bırakılırsa, istediğiniz kadar et ithal edin, milyar dolarları akıtın, et fiyatları yine artacaktır.  Vicdanlara sığmayan koşullarıyla topraklarımıza hastalık taşıyan dehşet gemilerinin ardı arkası kesilmeyecektir. Hukuk diyoruz, dinlemiyorlar. Besicilerimizin çıkarları diyoruz, umursamıyorlar. İnsanımızın sağlığı diyoruz, aldırmıyorlar. O gemide taşınanlar da birer can, onların da hakları var diyoruz, gülüp geçiyorlar. Ama yılmayacağız ve onlara eninde sonunda, insan olmayı öğreteceğiz.’’ diyerek son cümlelerini tamamladı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir